Şirketlerin bir hedefi veya hedefleri vardır ve bu hedeflere ulaşabilmesi için etkin çalışanları bünyesinde barındırmalı diğerlerini ise daha etkin hale getirmeye çalışmalıdır.
İnsanları kazanmak önemlidir bu nedenle daha etkin hale getirmeye çalışmalıdır dedim ancak şirketin çabasına rağmen yine bir gelişme göstermiyorsa bu çalışanın da şirketinizde eğer etkin bir çalışma göstereceği bir yer yoksa bünyede tutmanın bir anlamı yoktur.
Çalışanın etkinliği önemlidir ve buna göre çalışanları değerlendirmek gerekli ama çalışanların etkinliğini veya eğitimimizin adında da geçen performansını nasıl ölçeceğiz?
İster üst yönetici olalım isterse alt, isterse de şirket organizasyonu içerisinde en alt düzeyde çalışan bir işçi olalım, her durumda alt kadromuzda çalışan arkadaşlarımızı ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı ister istemez değerlendiririz. Hatta engelleyen olmadığı sürece üst kadromuzdakileri de değerlendiririz. Ama bu değerlendirme ne derece gerçekçi? Ne derece objektif?
Çalışanları değerlendirme esnasında hata yapmamıza yol açan bazı etkenler var.
Bunlardan ilki ilk izlenim etkisi.
Değerlendirdiğimiz kişiyi ilk gördüğümüzde edindiğimiz intibaa ve göze ilk çarpan özelliklerine göre değerlendirmektir. Örnek olarak bir kişiyi ilk gördüğümüzde yüzünde göze çarpan bir gülümseme varsa ve biz bu kişiyi sevimli bir kişi olarak zihnimize kodladıysak aradan aylar geçse de o kişiyi yine sevimli bir kişi olarak değerlendiririz. Aylar boyunca gösterdiği kötü veya iyi performansı göze almayız. Son 3 ayda çok iyi bir performans göstermiştir ama o kişiyi çok sevimli diye anarız. Son 6 ayda hiçbir şey başaramamıştır yine o kişiyi çok sevimli diye anarız.