Çevik manifestonun yayınlanmasının üzerinden 20 yıldan fazla bir zaman geçti ve çevik yaklaşımlar halâ popülerliğini koruyor. Buna karşılık, heyecanla çeviklik yolculuğuna çıkıp, hüsran yaşayan şirket sayısı hem ülkemizde hem de yurt dışında az değil.
Çevik manifestonun bir sayfalık dokümanında özetlenen değerleri ve ilkeleri kavramadan, bunların gerçek yaşamdaki karşılıklarını anlayamadan çevik olabilmek, çevik yaklaşımlarla projelerde sürdürülebilir başarı yakalamak mümkün değil.
Çevik manifesto bir ürünü, hizmeti geliştiren, değişimi yöneten organizasyonlara çevikliğin ipuçlarını veriyor. Bu ilkeler ve değerler Waterfall metodolojisini uygulayan ekipler için de değer yaratıyor. Bu nedenle, bu kursu sadece çevik yaklaşımları uygulamaya niyetlenenler, uygulamada zorluk yaşayanlar için değil, aynı zamanda geleneksel metodolojileri kullanan ve sorun yaşayan proje ekipleri için hazırladım.
Bu kurs, manifestonun adreslediği zihniyeti kavramaya, çeviklikle, çevik yaklaşımları uygulamak arasındaki farkları fark etmeye, özetle, metodolojiden bağımsız, her değişim çabasının başarılı sonuçlanmasına destek verecek farkındalığı yaratmaya odaklı.
Kurs iki bölümden oluşuyor.
Projelerin eko sistemini ve iş dünyasındaki yerini kavramadan projelerde nasıl çevik olunabileceğini anlamak mümkün değil. Bu nedenle ilk bölümde genel olarak çevikliğin ve çevik yaklaşımların ne olduğunu, çevikliği gerektiren iş dünyasının karmaşıklığını, zorluklarını, proje yönetim eko sistemini ve tüm bunların proje yönetimine olan etkilerini anlatılıyor.
İkinci bölüm ise, çevik manifestonun tek sayfada özetlediği, çevik yaklaşımları şekillendiren değerler ve ilkelere odaklı. Birer ikişer cümleyle açıklanmış ilkelerin, değerlerin günümüz iş dünyasında, özellikle geleneksel yaklaşımlarda ne anlama geldiği, neden metodolojilerden bağımsız değer yaratabilecekleri açıklanıyor.