Makina parçalarını anlatmak için kullanılan ‘teknik resim’ dili muhtemelen ilk kez 18. Yüzyılda, Sanayi Devrimi süreci ile kullanılmaya başlamış önemli bir araçtır. Bu aracın ortaya çıkması ve gelişmesi bir yandan makina parçalarının anlatılmasını kolaylaştırırken bir yandan da standartlaşma, eşlenirlik (interchangeability), imalatın her yerde yapılabilmesi gibi avantajlara da yol açmıştır.
Ancak tüm araçlar gibi, teknik resim aracının da zamanla gelişmesi, değişiklere uğraması çok doğaldır. Konuyla ilgili en önemli yeniliklerden biri ise, teknik resimlerde Geometrik Boyutlandırma ve Toleranslandırma uygulamasına başlanması olmuştur. 2. Dünya Savaşı sonrasında başlayan bu değişim doğal olarak bazı standartların da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bugün tüm dünyada yaygın olarak kullanılan ASMEY14.5 Standardı’nın başlangıcının 1960’lı yıllara dayandığını ve sürekli değişip gelişerek 2018 yılı sürümüne erişmiş olduğunu biliyoruz. Kuşkusuz bu alanda bir başka standart yapıcısı olan ISO’nun da konuyla ilgili standartları kullanılmakta.
Öte yandan teknoloji geliştikçe tasarım, imalat ve ölçme metotları da çok doğal olarak gelişmekte bu gelişmeler standartlara da yansımakta. Özellikle parçaların teknik resim öncesi modellenerek, matematiksel tariflerinin yapılabilmesi, CNC işleme makinaları sayesinde parçaların modelden işlenebilmesi ve hatta model ile imal edilen parçanın karşılaştırılabilmesi, geleneksel teknik resim tekniğinde değişmelere yol açtı.
200 yıldan uzun bir zamandır kullanılan, okullarımızda eğitimi verilen, geleneksel teknik resimlere (kağıda çizilen detaylı resimler) ihtiyacın olup olmadığı tartışılmaya başladı. 3 Boyutlu Anlatım (3D Annotation) veya Geometrik Ürün Tanımlaması (GPS) olarak adlandırılan bu yaklaşım ilgili standartlarda da yeniliklere, değişikliklere yol açtı. İleri Geometrik Boyutlandırma ve Toleranslandırma eğitimine de bu nedenle ihtiyaç oldu.
Değişiklikler durmayacak, öyle görünüyor.