Sahneye çıkacak ilk kişi bir grupla uyum geliştirme, grubu bir araya getirme, onları iyi bir ruh haline sokma konusunda en başarılı kişi olmalıdır. Bu uyumu bir sonraki kişiye anında devretmek için, bu belirli ruh haliyle ilişkilendirebileceğiniz belli kelimeler, belli bir fizyoloji ya da sahnedeki belli bir nokta üzerinde önceden anlaşmanız gerekir.
Bir topluluğun önünde konuşma yapmak, insanlara hitap etmek, görüşlerinizi ya da çalışmalarınızı dinleyenlere etkili biçimde aktarabilmek gerek eğitim hayatınız boyunca gerek gelecekte iş yaşamında sizin için büyük önem taşıyor ya da taşıyacak öyle değil mi? Yapacağınız sunum ne kadar etkili olursa, düşüncelerinizi aktarmada bazen de dinleyicileri ikna etmede o kadar başarılı olursunuz. Kuşkusuz şu ana kadar katıldığınız etkinliklerde, derslerde, toplantılarda ve televizyonda izlediğiniz konuşmacılar oldu. Bazı konuşmaları, anlatımları çok daha iyi dinlediğinizi, onlardan etkilendiğinizi fark etmişsinizdir. Ve belki de siz böylesi konuşmaları hiç bir zaman yapamayacağınızı düşünüyorsunuz. Ne büyük haksızlık! Oysa ki imrenerek dinlediğiniz o başarılı konuşmacılar doğuştan bu yetenekle dünyaya gelmediler. İyi birer konuşmacı olamayı öğrendiler, bu konuda çalıştılar, sık sık deneyerek hatta pek çok kez başarısız olarak kendilerini geliştirdiler. Belki şu an pek çoğunuz kendinize peki ama nasıl? diyorsunuz. Evet bu soruyu kendinize soruyorsanız, doğru kitapçığı elinizde tutuyorsunuz! Dilerseniz şimdi yavaş yavaş konumuza girelim.
Sunum kaygısını anlama ve denetleme.
İyi bir sunum yapmanın önünde duruma bakış açımızdan kaynaklanan bazı engeller vardır. Örneğin; iyi bir konuşmacının hic heyecanlanmaması gerektiğine ilişkin yanlış inanç duygularınızın, bedeninizin ve sonuçta performansınızın en büyük düşmanıdır. Sınıfta arkadaşlarınızın ve öğretmenin karşısına çıktığınızda kalbinizin hızla çarpması, ağzınızın kuruması, soluk alıp vermede güçlük çekmeniz, ellerinizin bacaklarınızın titremesi veya kaskatı kesilmesi, sesinizin çatallanması, terden sırılsıklam olmanız, söyleyeceklerinizi unutmanız yani sunum esnasında yaşadığınız kaygı, performansınızı sergilemek durumunda olduğunuzda yaşadığınız bedensel, duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur. Ve tamamiyle normaldir! Merak etmeyin bu belirtileri yalnızca siz yaşamıyorsunuz. Sunum kaygısı bedeninizin hazırlanmanız için sizi uyarma yoludur. Sunum kaygısının konuşmanız üzerinde olumlu bir etkisi olabilir. Durumu ciddiye almanızı sağlar çünkü durumun ciddiyetini anlayamazsanız başarılı olamazsınız. Yani konuşmanızı yaparken ne çok yüksek düzeyde ne de çok düşük düzeyde kaygı işinize yarar. Sizin işinize yarayan orta düzeyde bir heyecandır. Öyleyse bu kaygıyı hiç yaşamamak yerine, ona yenik düşmemeniz ve kaygıyı belirli düzeyde tutarak onunla rahat etmeyi öğrenmeniz önemlidir. Sunum sırasında heyecanlanmanın normal olduğunu ve bir süre sonra geçeceğini kabul etmelisiniz. Böylesi bir kabul paniğinizi yatıştırır ve kaygınızı çıkarınız için kullanabilmenizi sağlar. Hintli devlet adamı, hitabet ustası Gandi halk önünde yapacağı ilk konuşmasında, halkın karşısına çıktığı an heyecandan bayılır. Ve Gandi’nin tekrar kendine gelip konuşmasını yapması o gün için olası olmaz. Görüldüğü gibi tanınmış konuşmacıların bile sunumlarını yapmadan önce bu derece heyecanlanıyor olmaları daha sonra cok iyi konuşmacılar olamalarına engel değildir.
3
27
TAKE THIS COURSE