Buda'nın öğretisinin özü iki ilkede özetlenebilir: Dört Yüce Gerçek ve Sekiz Katlı Yüce Yol. İlki, doktrinin yanını kapsar ve ortaya çıkardığı birincil yanıt, anlamaktır; ikincisi, kelimenin en geniş anlamıyla disiplinin yanını kapsar ve talep ettiği birincil yanıt, uygulamadır. Öğretinin yapısında bu iki ilke, dhamma-vinaya adı verilen bölünmez bir birlik içinde birbirine kenetlenir,doktrin ve disiplin veya kısaca Dharma. Dharma'nın içsel birliği, Dört Yüce Gerçeğin sonunun, yolun gerçeğinin Sekiz Katlı Yüce Yol olduğu gerçeğiyle garanti edilirken, Sekiz Katlı Yüce Yolun ilk faktörü, doğru görüş, yolun anlaşılmasıdır. Böylece iki ilke, Sekiz Katlı Yolu içeren Dört Yüce Gerçeğin ve Dört Gerçeği içeren Sekiz Katlı Yüce Yolun formülüne nüfuz eder ve birbirini içerir.
Bu bütünsel birlik göz önüne alındığında, Dharma'nın iki yönünden hangisinin daha büyük değere sahip olduğu, doktrin mi yoksa yol mu sorusunu sormak anlamsız olacaktır. Yol, önceliği iddia eder, çünkü öğretiyi hayata geçiren tam olarak budur. Yol, Dharma'yı soyut formüller koleksiyonundan gerçeğin sürekli olarak ortaya çıkan bir ifşasına çevirir. Öğreti ıstırap problemine bir çıkış sağlar ve öğretinin amacını, acıdan kurtulmayı, bizim için gerçek anlam kazandığı tek yerde kendi deneyimimizde erişilebilir kılar.
Sekiz Katlı Yüce Yolu takip etmek, entelektüel bilgiden ziyade bir uygulama meselesidir, ancak yolu doğru bir şekilde uygulamak için doğru şekilde anlaşılması gerekir. Aslında, yolun doğru anlaşılması, uygulamanın bir parçasıdır. Doğru görüşün bir yönü, ilk yol faktörü, yolun geri kalanı için öncü ve kılavuzdur. Bu nedenle, başlangıçtaki coşku, entelektüel anlama görevinin rahatsız edici bir oyalanma olarak rafa kaldırılabileceğini öne sürse de, olgun bir değerlendirme, uygulamada nihai başarı için oldukça önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu giriş niteliğinde kursun amacı da uygulamaya geçmeden önce dinleyicilerimize değerlendirme yapabilmelerine fırsat vermektir.